Marmaris Selimiye











Marmaris-Selimiye

19 Mayıs’ın Pazartesi’ye gelmesini de fırsat bilerek eşimle 3 günlük kısa bir tatil yapmak için daha önce arkadaşlarımızın gittiği ve şiddetle tavsiye ettikleri Marmaris’in Selimiye beldesine gittik.

Yol

İzmir’den saat 08.00 sularında yola çıktık ve 1-2 küçük mola ve hız sınırlarını aşmadan 4,5 saatte kalacağımız otele vardık. Yol güzergahını şu şekilde özetleyebilirim, İzmir-Aydın otobanının sonuna kadar gidilir, daha sonra Muğla tabelaları izlenir, Muğla tabelalarına daha sonra Marmaris tabelaları eklenince bu istikamette devam edilir, daha sonra Datça tabelaları karşınıza çıkar bu istikamete devam, Bozburun tabelası ile Datça yolundan sola sapılır, bu sapaktan sonra daha en az yarım saat bir yol var, hemen vardık diye sevinmemek gerekiyor, Orhaniye marinası ve Kızkumu geçildikten sonra deniz kenarı veya ormanlar içinden geçen keyifli bir yolculuk ile Selimiye’ye varılır.

Yolda şelale (biz durmadık), kız kumu (dönüşte durduk) gibi görülebilecek yerler var, ayrıca kendi aracınız ile gidiyorsanız Marmaris-Datça arası yolda güzel bir çiçekçi de var, her çeşit çiçek satılıyor.

Konaklama

Biz Selimiye koyunun en sonunda yer alan Beyaz Güvercin adlı tesiste konakladık.
Tesis denize sıfır bir konumda, kendine ait çok güzel bir bahçesi (hamaklı, salıncaklı, bol ağaçlı) 2 adet iskelesi, plajı var. Sanırım dışarıdan gelenlerde tesisten faydalanabiliyorlar (ek bir ücrete tabii mi bilmiyorum). Biz 3 gün boyunca iskelede yattık (yayıldık da diyebiliriz), manzara olarak önünüzde masmavi bir deniz ve tepeler var, hiçbir yapılaşma yok, gün boyunca yatlar koya giriyor yada koydan ayrılıyor. Kafa dinlemek ve dinlenmek için çok ideal bir mekan. Ayrıca geniş bahçesi ve plajı ile çocuklu ailelere de hitap ediyor, biz oradayken çok sayıda çocuklu aile de tatil yapıyordu.

Otelin odalarında (bizim kaldığımızda en azından) televizyon yok ve o sessiz sakin yerde biz yokluğunu hiç hissetmedik, zaten günümüz sahilde geçti, yenilenmiş bir odada kalıyorduk, oda tatminkardı, klima da vardı ama 19 Mayıs’ta ihtiyaç duymadık, yatağın üzerinde güzel bir cibinlik vardı.

Otelin (daha doğrusu Selimiye’nin) denizi mükemmel, tertemiz, iskelede yatarken balıkları rahatlıkla göz ile takip edebiliyorsunuz, iskeleden atlayarak yada merdivenden inerek denize girebilirsiniz, kıyıdan yürüyerek de girebilirsiniz ama iskeleye gelmeden boyu aşan bir derinliğe ulaşıyor, genelde derin bir deniz, kano yapanlar vardı sanırım bu hizmet ücretsiz ama biz dinlenmeyi tercih ettik. Selimiye bir kapalı bir koy konumunda olduğu için pek dalga almıyor sanırım, ilk 2 gün dümdüz son günde hafif dalgalı bir deniz vardı.

Otel sahibi ilgili sempatik bir bey, ilk gece Selimiye körfezinde dolunay turu yaptık, şehirde pek fark edemediğimiz dolunayın ne kadar aydınlık yapabileceğini tekrar hatırladık, (herhangi bir ücret istenmedi, jest olarak otel sahibinin yaptığı bir aktivite).

Öğlenleri sahilde rahatlıkla bira-patates-hamburger-kola-dondurma gibi hafif yiyecekler ile karnınızı doyurabilirsiniz. Akşam yemeklerinden birini de otelde (iskelenin üzerine kurulmuş bir masada) yedik, deniz mahsülleri ile yapılmış güveç güzeldi, ama meşe’de bonfile çok daha güzeldi, çok lezzetli bir et yedik. Fiyatlar makul seviyede(göreceli bir kavram olduğunu biliyorum ama aynı yemeği Çeşme’de o fiyata yiyebileceğimizi düşünmüyorum mesela)

Çevre

İlk akşam Selimiye köyüne indik, köy zaten deniz kenarına kurulmuş, güzel şirin bir köy, çok fazla yatı ilen gelen var (ki imrenmemek elde değil). Köy içinde balıkçılar var, birde Sardunya diye bir restaurant var, o biraz daha popüler, yat sahipleri gelmeden rezervasyon yaptırıyorlar sanırım, biz oradayken gitmek isteyip yer bulamayan arkadaşlarımız oldu.

Selimiye köyünü gezdikten sonra Bozburun’a gittik, Selimiye’nin daha ilerisinde, araba ile bol virajlı deniz manzaralı yaklaşık 15 dk süren bir yolculuk ile varılabiliyor, Bozburun’a giderken tepeden Selimiye körfezini görebilirsiniz, çok güzel bir manzara. Bozburun’da deniz kenarı bir köy, Selimiye’den daha büyük, orada da balıkçı lokantaları ve tekneler var ama bana sorarsanız Selimiye daha sempatik bir yer.

2.gün akşam ise Söğüt köyüne gittik, Söğüt Bozburun’dan sonra 25 dk daha sürüyor (Selimiye’ye 35-40 dk civarı), yolu Selimiye-Bozburun arası yola daha dar ve virajlı, virajı döndüğünüzde hava aydınlıksa kenarda otlayan bir inek de karşınıza çıkabilir. Söğüt köyü coğrafi anlamda daha dağınık bir köy, köy merkezi deniz kenarında değil, denizkızı pansiyon levhalarını takip ederseniz deniz kenarına ulaşabilirsiniz. Orada Denizkızı restaurant’ta akşam yemeği yedik, kalamarların büyüklüğü (dilim kalamar değil bütün kalamar getiriyorlar) mezelerin güzelliği ve sabah yakalanmış kılıç balığının damakta dağılışı gerçekten unutulmazdı.
(Daha sonraki bir gidişimizde ise Beyaz Güvercin'de çok güzel tuzda pişmiş deniz levreği yediğimizi ve lezzetinin çok güzel olduğunu da sizlerle paylaşmak isterim)

Disko, gece yaşamı gibi bir tatil istiyorsanız Selimiye sizi tatmin etmeyecektir, ama gürültü patırtıdan uzak, sakin, kafa dinleme amaçlı bir kaçamak planlıyorsanız Selimiye aklınızda bulunsun derim.